Ana Sayfa Eğlence Millie Bobby Brown ve Chris Pratt ‘The Electrical State’de Robotic Ayaklanmasıyla Karşı...

Millie Bobby Brown ve Chris Pratt ‘The Electrical State’de Robotic Ayaklanmasıyla Karşı Karşıya

21
0

20 yaşındaki psişik güç Eleven’ı oynamaya başladı. Garip Şeyler kendisi sadece 11 yaşındayken kendi deneyimlerinden yararlandığını söyledi belli olmak kendisi böyle hissetmese bile zordu. “Teknik olarak ikimiz de aynı yaştayız, bu yüzden sanki şöyleymiş gibi hissediyorum: Zayıflığımı göstermeyeceğim anlar hangileri? Yapacağım anlar nelerdir? Ve ben sadece bununla oynadım” diyor. “Taştan yapılmış olduğunu göstermesini gerçekten istiyorum çünkü onun kim olduğuna dair algının bu olmasını istiyorum. Ama aslında onu tanıdıkça yumuşar ve ısınır. Ve kendi deneyimlerimin çoğunu ona mümkün olduğunca uygulamaya çalıştım.

Bu noktada Elektrik Devleti‘nin alternatif tarihi, insanlık savaşı kazandı ama yine de yolunu kaybetti. Çoğu insanın hayatı, sanal bir fantezi diyarına kaçmak için kullandıkları kask benzeri dijital cihazlar tarafından yönetiliyor. Başka yerlerde, robotic sürgünler farklı bir yönde mücadele ediyor, haklarından yoksun olmalarından dolayı öfkeli, bireyselliklerini ve özgür iradelerini kanıtlama konusunda çaresizler. Onlar tarafından yönetiliyorlar…. Bay Fıstık. Evet, Planters’ın maskotu. O, bir zamanlar pazarlama amacıyla yaratılmış, savaştan bıkmış yaşlı bir devlet adamına dönüşen, çoğu benzer şekilde çizgi movie dış görünüşlerine sahip olacak şekilde tasarlanmış, aynı zamanda gerçek zihinler, duygular ve güçlü bir hayatta kalma içgüdüsü ile programlanmış olan makine sürüsüne rehberlik eden, duyarlı bir cihazdır. .

Bay Fıstık tarafından seslendirilmektedir Woody Harrelson, ve sert dış görünüşünün altında, Georgia’daki bir fıstık çiftliğinde büyüdüğü ünlü bir eski başkanın dokunuşu var. Anthony Russo, “Jimmy Carter’dan halk havası yarattık” diyor. Mekanize devrimci aynı zamanda düşünceli oluşuyla takdir edilen ancak tarihsel olarak etkili olmak için mücadele eden, bir dönem başkan olan Carter’la da trajik bir yönü paylaşıyor. Joe Russo, “Carter’la neredeyse ortak bir geçmişi var; pratiklikten çok ideallerle ilgileniyordu ve işler umduğu gibi gitmedi” diyor.

Kaynak