Ana Sayfa Kültür İnceleme: Justin Timberlake’in ‘The whole lot I Thought I Was’

İnceleme: Justin Timberlake’in ‘The whole lot I Thought I Was’

68
0

Justin Timberlake’in son albümü, Olduğumu Sandığım Her Şeynostaljiyi çağdaş seslerle harmanlayarak, hikayeli kariyeri boyunca yansıtıcı bir yolculuğa işaret ediyor. Albüm, minimalist entice prodüksiyonu ve içgözlemsel sözleriyle hemen tonu belirleyen bir parça olan “Memphis” ile açılıyor. Timberlake’in Tennessee kökenlerine dönüşü, erken şöhretin baskıları ve vaatleri üzerine düşünürken elle tutulur. Bu parça, cesur bir açılış parçası olsa da, Timberlake’in şarkı söylemekten rap yapmaya geçişi, uzun zamandır hayranlarını hazırlıksız yakalayabilecek bir geçiş olarak biraz kopuk hissettiriyor.

Albümün prodüksiyonu, Timberlake’in köklerine sadık kalırken evrim geçirme yeteneğinin bir kanıtıdır. “Echoes of Yesterday” ve “Neon Nights” gibi parçalar, fütüristik ritimlerin üzerine katmanlanmış, imzası niteliğindeki falsettoyu sergiliyor ve bu ritimler, GelecektekiSeks/AşkSesleri dönem. Bu şarkılar Timberlake’in parladığı, geçmiş başarılarını trendy bir dokunuşla harmanladığı yerlerdir. Ancak, tüm parçalar hedefi tutturamıyor. “Misplaced in Translation” ve “Light Reminiscences”, Timberlake’in bilindiği vuruş ve karizmadan yoksun, dolgu gibi hissettiriyor.

Lirik olarak, Olduğumu Sandığım Her Şey karışık bir çanta. Timberlake, öz-yansıtma, pişmanlık ve kurtuluş temalarına dalıyor. “Mirrors of the Soul”da, hem ferahlatıcı hem de dokunaklı olan ham bir dürüstlükle geçmiş hatalarıyla yüzleşiyor. Yine de, “Metropolis Lights” gibi bazı parçalar, albümün genel etkisini zayıflatarak genel pop klişelerinin tuzağına düşüyor. Timberlake’in iç gözlemi ana akım çekicilikle dengelemeye çalıştığı açık, ancak uygulama eşitsiz.

Öne çıkan parçalardan biri Pharrell Williams ile bir iş birliği olan “Timeless”. Şarkının bulaşıcı ritmi ve akılda kalıcı nakaratı onu anında hit yapıyor ve Timberlake’in The Neptunes ile daha önceki iş birliklerini hatırlatıyor. “Timeless”, Timberlake’in elementinde olduğunda pop mükemmelliğini yaratma becerisini hatırlatıyor. Benim için albümdeki en iyi parça Aşk savaşTimberlake ve Timbaland’ın kusursuz bir şekilde yazıp prodüksiyonunu üstlendiği.

Albümün prodüksiyon kalitesi, Timbaland, Danja, Cirkut, Ryan Tedder, James Fauntleroy, Rob Knox gibi uzun süredir birlikte çalıştığı kişilerin ve ayrıca sektördeki bazı yeni yüzlerin katkılarıyla birinci sınıf. Ritimler cilalı ve enstrümantasyon zengin, dinlemesi keyifli, yemyeşil bir ses manzarası yaratıyor. Timberlake’in vokal performansı her zamanki gibi güçlü, çok yönlülüğünü ve aralığını sergiliyor. Falsettosu hala öne çıkıyor ve farklı stiller ve türler arasında zahmetsizce geçiş yapıyor.

Olduğumu Sandığım Her Şey nostaljik bir anı yolculuğudur, ancak aynı zamanda ileriye bakar ve Timberlake’in günümüz müzik dünyasındaki yerini yeniden tanımlamaya çalışır. Daha önceki çalışmalarının zirvelerine ulaşmasa da, bir sanatçı olarak gelişimini sergileyen takdire şayan bir çabadır. Olduğumu Sandığım Her Şey uzun zamandır hayranların ilgisini çekecek ve genç bir kitleye yeni bir şeyler sunacak bir albüm. İç gözlem ve pop duyarlılığının bir karışımı, Timberlake’in müzik endüstrisinde neden bir güç olmaya devam ettiğini bize hatırlatan parlak anlar içeriyor.

E-posta:neill@outloudculture.com
Sosyal medya: @neillfrazer



Kaynak